DÜĞÜMLERİ ÇÖZMEK
Yalancı,
sahtekâr, korkak, menfaatçi ya da aklı kıt birine; hadis usulü ve edebiyatı,
fıkıh usul ve içeriği, tefsir usulü ve tarihi ya da Arapça sarf ve nahv
öğrettiğimizde ne elde ederiz? Tartışmasız elde edeceğimiz sonuç; yalancı bir muhaddis,
sahtekâr bir fakih, korkak bir müfessir, menfaatçi veya aklı kıt bir dil
bilimci ya da benzerleri olacaktır.
İslam dünyasında tekrarlanıp duran fasit daireleri aşmanın yolları üzerine kafa yoran Murat SAYIMLAR, Fıtratname adlı eserinde düşünce ve inanç bağlamında anlama, kavrama ve düşünme çerçevesi sunup bu çerçevenin nasıl davranışa ve hayata dönüşeceğini ortaya koymuştu. Fıtratname'de insanın, insan anlayışının, düşüncenin, inancın, iradenin, davranışın ve hayatın doğasını/fıtratını esas alarak insan ve insanlığın amacını açıklamıştı ve açıklamasının mihverini Rum Suresi 30.ayet oluşturuyordu: “Sen hanîf (Allah'ı birleyen) olarak yüzünü dine yani Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir! Allah'ın yaratmasında değişme yoktur. İşte doğru din budur fakat insanların çoğu (bu gerçeği) bilmezler.”
Söz konusu
ayet ışığında SAYIMLAR; neyi, nasıl, neden ve nerede kaybettiğimizi; neye,
nasıl, niçin ve nereden başlamamız gerektiğini çok açık anlatmıştı. Düğümleri
Çözmek'te ise bu yolda ortaya çıkan sorunların neler olduğu ve bunların nasıl
çözüleceği üzerine bir ömür boyu süren ve devam eden yüzleşmelerini kaleme
alıyor:
“İster aydınlanma deyin, isterseniz kırk yılın tecrübesi sonucunda gelinen nokta -fark ettim ki- yapılması gereken öncelikli iş düğümlerin çözülmesidir. Neredeyse kırk yıldır, adına dava denilen bir sürecin içerisindeyim. Yaptıklarımız, gördüklerimiz, düşünüp, analiz ettiklerimiz, okuyup, yazdıklarımız sonucunda neredeyse pozisyonunu hiç bozmayan kitlelerin müşahedesi bunu gerektiriyor.
Kitleler,
hakikati olduğu gibi işitmek, yüzleşmek ve anlamak hususunda yapısal bir soruna
sahip. Kafalarına ve gönüllerine okuna, üflene, neredeyse sınırsız düğüm
atılmıştır ve atılmaya devam edilmektedir. Bu düğümler doğal mekanizmayı
bozmakta ve doğal mekanizmanın fıtratına uygun işlemesine engel olmaktadır. Bu
nedenle yapılacak çalışmaların ana gövdesini, büyük bölümünü, “düğümlerin
çözülmesi” oluşturmalıdır. Düğümleri çözmek, hakikate ilişkin özgür olarak
okumayı mümkün kılacak, öncelikli temel kavram ve mekanizmaların kendi doğaları
ve fonksiyonları üzerinden okunmasını hedeflemektedir.”
Düğümleri
Çözmek adlı kitap, 28 yazıdan oluşuyor ve bu yazılar şu başlıkları taşıyor: Hâlin İçinde Hakkı ve
Doğruyu Aramak, Sen “O” musun?, Düşmanla Halay Çekmek,
Çölde Kaybolmuşluk, Görüş
Keskinleşmeden Önce, Dava Adamı Olmak Demek, İşaretler, Hangisi Haklı?, İğne, Pasif Bilgi Tüketiciliği, Zor İşler, Neyin Parçası Olduğunu
Bilmek, Gürültü-Lazer-Tohum-Strateji, Romantik Etkisizlik, Din kültürü-Dinî
Bilgi, Yüzleşme yahut Yüzsüzleşme, Turnusol, Kakafoni Eşliğinde Raks, Devredilemez Sorumluluklar, Gezi
Notları, Ne Zaman Doğmayı Düşünüyorsun?, Göğsümdeki Öküz, Şaşı Bir
Şahitlik Meselesi, En Acil İhtiyacımız Nedir?, Beş Sahne Terapisi, Sarı Hamsi, Hayalleriniz Var mı?
Bu yazılar hayatın
içinden örneklerle desteklenmiş, kendi içinde birbirini açıklayan ve birbiriyle uyumlu olarak karşımıza çıkıyor. Her
biri hayatın içindeki belli düğümleri anlatmakta ve bunların çözümü üzerine
kafa yormaktadır. “Neden başaramadık?”, “Başarmışsak neden tatmin olmadık/mutlu
değiliz?”, “Neden bu hâldeyiz/mutmain değiliz?” Murat SAYIMLAR, bu soruların işaret ettiği,
· Reel politik ile ideal politik arasında kalmış ve düalist,
· Teori ile pratik çatışması yaşayarak uçuruma veya çukura dönüşmüş,
· Ritüel ve semboller ile davranış ve hayat arasında bölünmüş
düğümleri anlatıyor; düğümlerin çözümüne yönelik yapılacak ilk iş, kurucu eksen kavramları
ele almaktır diyor: “Kavramların doğası ve temel fonksiyonları, hayatla
bağlantılı olarak ve açık biçimde anlaşıldıktan sonra, bunların perspektifinde
yaşamın okunması safhası söz konusu edilecektir. Zira atılan düğümlerin en
yaygın ve etkililerinden biri; okuma, anlama ve anlamlandırmayı etkileyen, hatalı
içerik taşıyan ve fonksiyonu belli olmayan anlamların oluşturulması, sahte ve
işlevi belirsiz kavramların imal edilmesidir. Kurucu kavram; olgunun, oluşun,
ilişkinin fonksiyonunu net olarak tarif etmiyorsa veya imal edilmiş bir tarif
üzerinden sunuyorsa kavramın ifade ettiği anlam ile hayat arasında sahici bir
bağ kurulamamaktadır.”
Murat SAYIMLAR, Düğümleri Çözmek adlı kitapta yer alan yazılarında insanın temel
sorumluluğunun doğası çerçevesinde hayatı inşa etmek olduğunu söylüyor. İnşa
sürecinde ortaya çıkan düğümlere neşter vuruyor.