11 Nisan 2023 Salı

İNSANİLEŞME VE İSLAMİLEŞME BAĞLAMINDA FITRATIN YOLU

 

MURAT SAYIMLAR VE ESERLERİ ÜZERİNE

İnsanın tanımı bilinç ve irade sahibi varlık diye yapılabilir. Bu doğrultuda bilinç ve iradenin yansıması da davranış olarak kendini ortaya koyacaktır. Çünkü insan davranmasa bile bir davranış gerçekleştirmektedir. İnsanın bilincinin işleyişi ve irade edişi, davranışları için gerek şart olsa da yeter şart olamamaktadır. İnsanın bilinci, iradesi ve davranışları noktasında İslami çerçevede düşünce üretmeye çalışan Murat SAYIMLAR, bu yöndeki gayretiyle son zamanlarda öne çıkan isimlerden biri oldu. “Fıtratname” ile ana çerçeve ve referans noktalarını işaretleyen SAYIMLAR devamında ortaya koyduğu Düğümleri Çözmek, Hayat Okumaları, Hayat Tasavvuru, Perdeleri Yakmak, Zikir Medeniyeti, Hayat Üçgeni gibi kitaplarında hem Fıtratname’nin açılımını yapıyor hem de birey ve toplum bağlamında Müslümanların sorunlarını tespit edip çözümler üretiyor. Aynı şekilde devamı gelecek görünen sonraki eserlerinde de bu çabasını sürdüreceği anlaşılıyor.

Murat SAYIMLAR, tüm yazı ve konuşmalarında insanları aklı kullanmaya bilinci işletmeye çağırıyor. Bundan sonrası için ise akıl ve bilinci davranışa dönüştürmeyi hedef gösteriyor. Söyledikleri kolaymış gibi görülse de başarılması çok zor bir teklif. “Eğer bunu başarmış olsaydık dünyanın her yerinden bizi görmeye gelirlerdi ve durumumuz insanlığın kurtuluş müjdesinin knıtı olurdu.” diyor. Oysa günümüzde Aldous Huxley'nin Cesur Yeni Dünya'sı, özelde İslam ümmeti genelde ise tüm insanlık için enformasyon anlamında haklı çıktı. George Orwell'ın 1984'ü ise ütopya olarak kaldı. 1984 daha ürkütücü görünse de bize cehennemi yaşatacak olan Cesur Yeni Dünya'ydı. Bugün o dünyadayız! Çünkü eski çağlarda insanlar bilgi eksikliğinden cahil kalıyordu. Bu çağın cahilliği ise bilgi çokluğu ve karmaşasından. Her yerde bilgi var ve hepsine saniyeler içinde ulaşabiliyoruz. Ancak bu bilgiyi nasıl işleyeceğimizi bilmiyoruz.

Artık çölde yok diyen müzmin umutsuz ve mutsuz Cioran'ın acı bir bir şekilde işaret ettiği gibi kurtuluş ve refah ve mutluluğu bırakın kaçış ve sığınma yeri bile kalmadı. İnsan, bina ve makine sentetik eşya kalabalığın oluşturduğu bir çöplükte yaşıyoruz. Akademik ayrıntılar ve labirentler çöplük, sözler giyecek yiyecek eğlence hatta insan bile artık birer çöp. Bundan okyanuslar ormanlar ve çöller bile kurtulamıyor. Dünya çöplüğünde Modern Batılı paradigmanın dünyayı kocaman çöplük yaptığı bu zamanda insanlığın çırpındığı adaletsizliğin ve sömürünün derinleştiğini görüyoruz. İnsanlığın kurtuluşu ve insanlık adına söylenecek söz kalmadı. İnsanlığın umudu olabilecek İslam ise çöplüğün neon ışıklı ve sonsuz çeşitli çöplerini biriktirme ve bu çöplerle oyalanmaya kapılan hırs ve tamahla büyülenmiş Müslümanlar eliyle rezil edildi. Bu çöplükte biz sefa sürelim siz kul köle olmaya devam edin, dünyada yer de kalmadı diyen azgınlar artık insanın fıtratını mahvetti. Hatta sırf üremesinler diye cinsiyet eşitliği maskesi altında erkeğin ve kadının fıtratı kaldırılmaya çalışıyor. Fıtri gerçekliği dile getirenler bile homofobik terörist ilan ediliyor. Sadece üremeyin çoğalmayın azalın iddiasının akademide medyayla süslenmiş söylemi olan bu tip iddialar yoluyla insanlık doğru yolu görmesinler diye aşırı aydınlatılmış bir ortamda gerçekten uzaklaşmaktadır. Ekini ve nesli yok eden iktidar sahipleri, insanın fıtratını deforme etmekte bunu allayıp pullamaktadır.

“Ezilenlerin Pedagojisi” adlı eserinde Paulo FREIRE “Ezilenler ezenlere karşı özgürleşmenin değil karşıt kutbuyla özdeşleşmenin özlemini çeker.” diyordu. Dolayısıyla FREIRE, hayat okuması anlamında gördüğü bu gerçek karşısında “insanlaşmayı ve insani değerleri kazanmayı” öneriyordu. Bu öneriyle de kalmıyor “insanlaşmanın/insani değerler”in ne olduğunu açıklıyordu. Çünkü yine FREIRE tarafından tespit edilen bir hayat gerçeği de şu: “Ezilenler insanlık modellerini ezenlerde bulurlar.” Freire; feodal ve Kapitalist bir zalimin veya sömürücünün yerini Marksist veya Sosyalist bir zorba ve semirgen aldığını görmüştür. Onun gayet isabetli tespiti ile yaratılışın/fıtratın özünde olan değerler adına girilen her mücadele; insan elinde amacından sapmakta, belli başarılar elde edildikten sonra bozulmaya dönmektedir. Zalimin kimliği değişmekte ama zulüm devam etmektedir.

Kendi ideolojik perspektifinden hayat anlayışını yansıtan FREIRE, bu gerçeği “Ezilenlerin Pedagojisi”nde anlatıyordu. Murat SAYIMLAR ise tevhid perspektifi taşıması sayesinde ister teorik isterse de pratik bağlamında ulaşılan her bilginin, katedilen her aşamanın, elde edilen her sonucun ortadan kaldırmak istediği olumsuzluğu yeniden kurgulanması, gerçek bir fıtrata dayalı hayat inşasını imkânsız kılmaması için gereken yolu gösteriyor. Bu perspektif/tevhid anlayışı yitilirse ismi ne kadar İslam olursa olsun ya da ne kadar ismi Müslüman olanlarca gerçekleştirilmiş olursa olsun aynı sonucu vereceğini, fıtratın bozulmasına ve zulme yol açacağına işaret ediyor.

FIERE tarafında insanileşme/insanlaşma işaret edilerek bir başka düşünce ve coğrafyada keşfedilen gerçek, Murat SAYIMLAR’ın ustalıkla ifade ettiği fıtratın gereklilikleri ve işlevlerine uygun davranılması mecburiyetini ortaya koyuyor. Çünkü SAYIMLAR,

Cahiliyet karşısında hakikatle,

Zulüm karşısında adaletle,

Bulaşık karşısında arı, duruyla,

Birçok put karşısında tek ilahla,

Kölelik karşısında özgürlükle,

Acımasızlık karşısında merhametle,

Bedevilik karşısında medeniyetle,

Kurulu düzen karşısında ADAMLA

çıkışın İslami hakikat olduğunu söylüyor. İslami mücadelenin ilk aşamasının adamlık olduğunu vurguluyor ve “insani değerlerin/adamlığın” fıtratın ta kendisi olduğunu âdeta haykırıyor. İslam dünyasında tekrarlanıp duran fasit daireleri aşmanın yolları üzerine bir model önerisi olan “Fıtratname”yle düşünce ve inanç bağlamında anlama, kavrama ve düşünme çerçevesi sunup bu çerçevenin nasıl davranışa ve hayata dönüşeceğini ortaya koyuyor. KAPI ARALIĞINDAN başlığı ile yayımlanan Düğümleri Çözmek, Hayat Okumaları, Hayat Tasavvuru, Perdeleri Yakmak, Zikir Medeniyeti, Hayat Üçgeni isimli diğer ise Fıtratname’nin izinde ve onun açıklaması biçiminde duruyor.

Murat SAYIMLAR’ın verdiği cevaplar ve önerdiği çözümler eksik ya da yanlış olabilir ama sorduğu sorular ve işaret ettiği sorunlar tüm yakıcılık ve yıkıcılığıyla ortada duruyor. Bu nedenle de Murat SAYIMLAR’ın seslenmesi kulak verilmeye, kitapları okunmaya değer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz kaydedilmiştir. Teşekkür ederiz.